Şizoid kişilik bozukluğunda bireylerin kişilik yapısı: donuk duygulanım, kısıtlı sosyal ilişkiler ve çevre ile mekanik bir ilişki süreci ile karakterizedir. Kişiler kendi iç dünyalarında fantezi dünyalarında hep ilişkiyi deneyimleme ihtiyacındadırlar ancak donuk duygulanım ve duyguları tanıyamama sebeplerinden dolayı ilişkiye geçmekte tedirgin ve endişelidirler. Bu nedenle daima bir mesafe ayarı yapmak zorunluluğundadırlar. Eğer karşılarındaki kişi kendilerine duygusal manada fazlaca yakınlaşırsa, o tanımadığı kaos oluşturan duyguların içerisinde kaybolacağı, kendini yitireceği ve büyük bir yok oluşla, yok olacağına dair ciddi bir endişe içindedirler ve bu durumları kendilerini hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak karşıda ilişki kurdukları bireylerden geri çekmelerine neden olur. Aslında bu bireyler karşı ilişkilerinde o duygulanımlardan korktukları ya da endişe ettikleri için geri çekilirler ama iç dünyalarına döndüklerinde, fantezi dünyalarına döndüklerinde daima bir ilişkinin özlemi ile yaşarlar. Bu ikilem arasında yani ilişkiyi kurmak ve kurmamak arasında daima bir mesafe ayarına mahkum olarak hayatlarını devam ettirirler. Çok az arkadaşları vardır, yakın akrabaları dışında genelde yakınlık kurdukları kişiler çok azdır. Sosyal aktiviteleri, iş ortamları çok donuk ve mekaniktir. Evlilik yada bir partner birliktelikleri varsa onlarla da ilişkileri yine donuk ve mesafeli seviyededir. Cinsel birliktelikleri sadece bir görev yerine getirme derecesinde soğuk ve mekanik ilişki şeklindedir. Kişiler bu duyguların içerisinde kaybolma ve ilişki kurma ihtiyacı arasında gidip gelirken o mesafeye mahkum tavırlarını sürdürmek zorunda kalırlar. Şizoid yapıların kaynağı 0-2 yaş dönemi olarak tanımlanabilir. Bu dönemde yine birincil bakıcısının ya da annesinin donuk bir duygulanım dünyası varsa ya da yaşadığı olaylardan dolayı bebeği ile duygusal ilişkiye giremiyorsa sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılıyorsa bu duygusal ilişkiye girememe hali bebeğin duyguları tanımlama ve tanıma, deneyimleme konusunda kısır bir gelişim sürecine sebep olacaktır. Bu kısır gelişim sürecide pekiştiği durumda şizoid bireyler ortaya çıkacaktır. Terapide terapistin yapması gereken bireyin bu ilişki ihtiyacı ve ilişkiden korkma duygulanımdan korkma konusundaki ikilemi ve araya koyduğu mesafe, sürekli bu mesafe üzerinden bu ilişkilerini devam ettirdiği konusu çok dolaylı yumuşak ve baskısız bir şekilde yorumlanarak, kendisine bunun farkındalığı fark ettirilerek terapinin devamı sağlanabilir. Terapistin aşırı derecede baskın davranması şizoid bireylerin terapiden kopması için iyi bir sebeptir çünkü zaten ilişkiden ciddi endişeleri vardır ve yutulma kaygıları vardır; o nedenle terapistin, şizoidin ayarladığı mesafeyi saygı ile karşılaması ve onun mesafesine uygun olarak terapi sürecini devam ettirmesi gerekir. Sonuçta şizoid birey annesinin ya da bakıcısının veremediği duygulanımları terapistin şahsında deneyimler, güvenli seans ortamında deneyimler, onları tanır ve içselleştirir. Bu hem terapistiyle ilişkisinde bir gelişim sürecini meydana getirir hem de burada seans içerisinde elde ettiği bu gelişimi: duygusal duyguları anlama, deneyimleme ve ilişkiyi arttırma davranışını kalıbını sosyal ortamına taşıyarak terapi sürecinden olumlu bir şekilde çıkmış olur.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN
Telif Hakkı © 2024 UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN - Tüm Hakları Saklıdır.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN