Ebeveyn olmak bu hayatta başlayıp bitiremediğimiz tek iştir aslında… Okullar biter, işler değişir, hayat değişir, biz değişiriz ama ebeveynlik görevimiz hiç bitmez ve bitmesin de isteriz aslında.
Elbette ki yaşam boyu gelişim sürmekte ve yaşamın her anı bizim için paha biçilemez değerdedir. Her an yeni bir şeyler öğrenerek kendimize yatırım yaparız ama bu yatırımların bir kısmını kendi çabamız, azmimiz, çalışkanlığımız ile yapabilme şansımız varken, yaşama merhaba dediğimiz ilk andan itibaren geçirdiğimiz 6 yıl boyunca durum biraz farklıdır, bu dönemde hayatımızın kumandası ebeveylerimizin elindedir.
Çocuğun geleceği ile ilgili temellerin atıldığı, gelişimin ve öğrenmenin en hızlı en verimli olduğu bu yaşam dönemi ebeveyn için elbette ki çok ciddi bir sorumluluktur.
Bu nedenle tatlı bir telaş ile biraz hazırlıksız yakalandığımız bu yolculukta yalnız kalmamak için en yakın dostlarımızın, ailemizin ve uzmanların da desteğine ihtiyaç duyarız.
Eskiden bilgiye ulaşmak daha zor olduğu için tek bir doğru olduğuna inanılırdı. Bir büyüğümüzün söylediği ya da bir doktorun söylediği tartışmasız tek doğru kabul edilebilirdi.
Şimdiye baktığımızda ise bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, gerçekten birçok konuda ebeveynler: çocuk psikolojisi ve çocuk gelişimi ile ilgili, neyin gerçekten doğru uygulama yöntemi olduğu konusunda büyük kafa karışıklığı yaşadıklarını söylemektedirler.
Evet kesinlikle artık çok bilinçliyiz; daha gebelik haberini alır almaz kitaplarımızı satın alıp her detayda doğru hamle yapmak için başlıyoruz ebeveynlik dersimizi çalışmaya; ama bazen okuduğumuz kitapların bize zıt doğruları savunduklarını görebiliyoruz.
İşte bu noktada her şeyi okumak değil de doğru olanı bulup okumak gerekmektedir. Maalesef günümüzde bilgiye kolay ulaşmanın doğru bilgiye ulaşmak anlamına gelmediği gerçeği ile tanışmış bulunmaktayız. Belki bilmemek cahillikti ama çok yanlış bilmek üzerine kurulu bir bilgelikte söz konusu olamaz diye düşünmekteyim.
Bilgiye bu kadar kolay ulaşabilmekteyken; neden hala günümüzde okullar saygın kurumlar? ; çünkü doğru kişiler tarafından doğruluğu kontrol edilen, bilgilere ulaşmanın tek yoludur okullar!
Bu nedenle bilgiyi edindiğimiz kişilerin eğitim geçmişleridir bizim için asıl önemli olan.
Erikson’un yaşam boyu gelişim kuramının dönemlerini incelediğimiz de 1 yaş
“güvene karışı güvensizlik dönemi “ olarak adlandırılmaktadır. Bebekler bu dönemde bakıcılarının beslenme, sıcaklık, temizlik ve fiziksel temas gibi temel gereksinimlerini karşılamalarına göre güvenmeyi ya da güvenmemeyi öğrenirler.
Bu nedenle bu dönemde istenen sevilen bir bebek hayata problemsiz şanslı bir şekilde başlamış demektir. Sağlıklı bir bakıcı : sağlıklı mutlu bir bireyin temellerinin atılması demektir.
1-3 yaş dönemi ise “ özerkliğe karşı utanç ve kuşku” olarak isimlendirdiğimiz dönemdir. Çocuklar tuvalet, beslenme, yürüme, konuşmayı içeren etkinliklerde kendilerine yetmeyi ya da kendi yeteneklerinden kuşkulanmayı öğrenirler.
En çok desteğe ihtiyaç duyulan dönemlerden birisidir. Bu dönemde yapılan hatalı yönlendirmeler telafisi zor yanlış davranışların yerleşmesine neden olabilmektedir.
3-6 yaş dönemi “ girişimciliğe karşı suçluluk” olarak isimlendirilir. Bu dönemde çocuklar pek çok yetişkin etkinliği yapmak isterler, bazen ana- babalarca konulan sınırları aşar ve suçluluk duyarlar.
Dolayısıyla çocuğun sosyal gelişimi açısından akranları ile etkileşimini destekleyecek planlamalar yapılmalıdır.
Başarma isteği ve sınırlar konusundaki ince çizgileri anlayabilmesi açısından, onun anlayacağı bir iletişim ile her şey uygun iletişim formunda açıklanarak anlatılmaya çalışılmalıdır.
Çocuk ile kurulan bu iletişimde kandırmaca, yanıltma gibi yöntemlere kesinlikle başvurmadan konuşulmalıdır.
Elbette ki karşımızdaki kişinin 3-6 yaş döneminde olduğunu farkında olduğumuz, transaksiyonel analiz dediğimiz kuramda bahsettiğimiz çocuğun yetişkinlik egosuna iletilen bir iletişim olmalıdır.
Yani burada bahsettiğimiz çocuğu kandırmadan , gerekli mantıklı açıklamaları ılımlı bir ses tonu ile, gerekiyorsa uzun uzun anlatarak uzlaşmacı ilişki kurmaktır.
Çocukla kurulan gerçek bir yetişkin iletişimi değildir . Burada birincil amaç çocuğa değer verdiğimizi yine onun dünyasına uygun bir formda yaptığımız açıklamalar ile hissettirmektir.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN
Telif Hakkı © 2024 UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN - Tüm Hakları Saklıdır.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN