Halk arasında evhamlı, titiz, takıntılı dediğiniz kişilerden bir çoğu aslında obsesif kompulsif bozukluk adını verdiğimiz bir rahatsızlıktan dolayı acı çekmektedir. Bu takıntılı kişilerin sayısı aslında sanıldığından çok daha fazla. Bilim buna yaklaşık %3 %4 gibi bir oran veriyor fakat OKB’ de yani obsesif kompulsif bozuklukta bu hastalığı diğerlerine itiraf etmede güçlük göz önüne alındığında aslında bu oranın %10’a kadar çıktığını söyleyebiliriz. Obsesif Kompulsif Bozukluk dediğimiz psikiyatrik rahatsızlık %85- %90 oranında aslında biyolojik nedenlere bağlıdır ve bu yüzden çoğunlukla ilaç tedavisi de önerilir fakat tek başına ilaç tedavisi, hastalık nüksetmeye çok yatkın olduğunda çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. BDT ismini verdiğimiz bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile ilaç tedavisi mutlaka desteklenmelidir. Obsesif kompulsif bozuklukta obsesyonlardan ve kompulsiyonlardan bahsedersek. Obsesyon dediğimiz yani takıntı olarak bildiğimiz kavram istemeden aklımıza gelen ve çoğunlukla tekrarlayıcı özellik gösteren kendi içimize ait olmayan bir düşünceymiş gibi, sanki dışarıdan birisi bize sen böylesin, bunu yaptın diye bizi azarlıyormuş gibi kafamızda tekrar eden sesler demektir. Bu olumsuz içerikteki tekrarlayıcı düşünceler o kadar kaygı vericidir ki kişi için; Bazen kaçacak yer kalmaz bu kaygıyı gidermek üzere belirli davranışları tekrar etme ihtiyacı duyar bu kişiler. Bunlara da kompulsiyonlar diyoruz. Kompulsiyon istemsisce obsesyonun verdiği kaygıyı gidermek üzere yapılan tekrarlayan davranışlardır. Örneğin: kişi ısrarla ne kadar elini yıkamış olursa olsun ellerinin bir türlü temiz olmadığını düşünüyor olabilir bu obsesyon ve rahatlamak adına el yıkama davranışını belirli sayılara göre veya belirli bir süreye göre tekrarlama ihtiyacı duyar. Yada çöp kutusunun yanından geçti, biliyor ki çöp kutusu ile herhangi bir teması olmadı fakat aklınıza şüphe düşmüştür! Ya deydiyse? Bu obsesyondan kurtulamayarak rahatlamak adına evinize gittiğiniz anda bütün kıyafetlerinizi çıkarıp duşa girip yıkanıyorsanız ve duştan çok uzun sürelerde çıkıyorsanız, obsesif kompulsif bozukluk yüzünden acı çekiyor olabilirsiniz. Şu anda çok trajik görünen bir tablodan bahsediyorum aslında size; fakat %100 olmamakla birlikte doğru doktoru ve doğru terapisti bulduğunuz zaman obsesif kompulsif bozukluğun yüksek oranda ve tekrar etmeden tedavisi mümkün. Yapılan literatür çalışmaları takıntılı olan kişilerin ortalama 16 sene boyunca herhangi bir yardım arayışına girmediğini ancak bu kadar yıllar sonra doktora başvurduğunu gösteriyor. Bunun anlamı şu aslında kişi hastalıktan dolayı çok büyük acılar çekerek, kaçınma davranışı sergilemiştir. Örneğin çöp kutusuna değme ihtimalini düşünmemek için evden çıkmayarak; ya da ellerini tekrar tekrar yıkamamak için umumi tuvaletleri kullanmaktan kaçınarak bu hastalığın tedavisini sürekli ve sürekli erteler. Ayrıca kişiye o kadar yabancı olumsuz düşüncelerdir ki obsesyonlar bunu hiç kimseyle paylaşmak istemez. Hele ki cinsel içerikli ise bu istenmeyen düşünceler: kişinin içerisinde bir güve gibi onu yer, ta ki kişi evden çıkamaz, herhangi bir akademik hayatı devam ettiremez, çalışamaz ve arkadaşlık kuramaz hale gelinceye kadar yardım anlayışı ertelenmiştir. Bu aslında çok kötü bir nokta değil, bu aşamada dahi tedavi mümkündür.
Son olarak önemli bir konuyu eklersek: bazen obsesfi kompulsif bozukluğu olan hastalarda psikotizm dediğimiz biraz daha ağır bir tablonun eşlik ettiğini, ya da obsesif kompulsif bozukluğa tutulduğu için arkasından ağır bir depresyonun, yani hiçbir şey yapmak istememe halinin geldiğini görebiliyoruz. Burada ek tedaviler yapmak gerekebilir. Yeterki iyi bir doktor iyi bir terapist bulup ona güvenin ve uzun süreli psikoterapiden geçin.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN
Telif Hakkı © 2024 UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN - Tüm Hakları Saklıdır.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG SEVCAN TURAN